3-4 Kasım tarihlerinde, sınavlarımızın hemen ardından, hem biraz nefes almak için hem de sonbaharın renklerini içimize çekebilmek için kendimizi doğanın ortasına yönlendirdik. Iğneada Longos ormanları ve Hamam Gölü çevresinde yaptığımız dere yürüyüşünde hem suyun verdiği dinginlik hem de doğanın sunduğu güzellik hepimize çok iyi geldi. Kampımızı ormanla deniz arasında kurduk. Sırtımızı ulu ağaçlara dayadık yüzümüzü de açık denizlere döndük. Koca kamp ateşi etrafında gece tabiiki uzadı, zaten kasım başında şaşkınlıkla seyrettiğimiz yıldızlar onları bırakıp gitmemize razı olmadılar.
Ertesi
sabah gölde su seviyesinin düşük olması sebebiyle yapamadığımız kano yerine
güneşin sıcacık ışığında zamanımızı plajda kah ip üstünde yürüyerek kah
voleybol oynayarak kah kabuklardan taşlardan heykeller yaparak geçirdik.
Öylesine huzur doluyduk ki kimse dönüşü düşünmüyor sormuyordu.
Özgürlüğümüzün
ve sonbaharın tadını doya doya çıkardık.
Daha nicelerine....